parallax background

Geçmişten gelen bir mücadele: Kadın olmak…

Bir Erasmus hikâyesi: Daha önce bir şehre sarılmak istediniz mi?
8 Kasım 2017
Genç Girişim Dergisi 33. Sayı
20 Mart 2019

Yazıma uzun uzun tarihteki yerini, iş hayatındaki ilham veren örneklerini anlatacağım kadının etimolojisini açıklayarak başlamak istedim. Çünkü bilindiği gibi uzun süredir gündemde ''kadın mı bayan mı?'' tartışması var.

Türkçede kadın sözcüğünün tarihsel izlerini sürdüğümüzde "Katun" sözcüğüne varıyoruz. Bu sözcüğün tarihi değişimi günümüzde iki kelimeyi karşımıza çıkarıyor: "Kadın" ve "Hatun".

TDK' da kadın kelimesinin tanımı şu şekildedir: Erişkin, dişi insan. Yani gelişimini tamamlamış ve 18 yaşını doldurmuş her dişi birey kadındır.

 
B ize tarih derslerimizde öğretilen bir takım bilgilerin derinine indiğimizde,İslamiyet Öncesi Türk Tarihi’nde kadınların tarihin akışında önemli bir yerinin olduğunu açıkça görebiliyoruz. Kadınlar eşlerinin bir adım gerisinde sadece çocuk büyütmek ve ev işleriyle ilgilenmek zorunda bırakılmamıştır. Aksine kadının bazı stratejik noktalarda bulunduğu ve müdahale yetkisinin olduğunu söyleyebiliriz.

Örneğin; Büyük Hun İmparatorluğu adına Çin ile ilk barış antlaşmasını Mete'nin hatunu imzalamıştır.

Kadınlar diplomatik ve ülke ekonomisini etkileyen tüm işlerin içerisine girerek devlet meselelerinin yürütülmesinde yer almıştır. Bunun en büyük örneklerini Hun İmparatorluğu’nun tarihinde görebiliyoruz. Hakan ve onun eşi Hatun devleti beraber yönetir, sözleri eşit sayılır, Hakan'ın evet dediğine eşi Hatun evet demeden emir ''tam'' sayılmazdı.

Örneğin; Avrupa Hun ülkesine gelen elçiler Attila’nın eşi Arıg-Han tarafından kabul edilerek devlet işleri görüşülebilmekteydi. Kabul törenlerinde, ziyafetlerde, şölenlerde hatun hakanın solunda oturur, siyasî ve idarî konulardaki görüşmeleri dinleyerek fikrini beyan eder hatta savaş meclislerine bile katılırdı.

--------

Bir de Türk mitolojisine bakalım: Yaradılış destanına göre kadın kâinatın yaratılmasına ilham kaynağıdır.

Göktürk ve Uygurlarda da kadın oldukça önemli bir yere sahiptir. Göktürklerde ve Uygurlarda kağanın karısı hatun devlet işlerinde kocasıyla birlikte söz sahibidir. Emirnameler yalnız Kağan namına değil kağan ve hatun namına ortaklaşa imza edilmektedir.

Orhun Kitabeleri’nde devlet işlerini bilen katunlardan (hatun) söz edilir. Kağanın hanımı olan Hatun da tıpkı Kağan gibi töre ile bu makama oturur ve kağan ile birlikte ülkeyi yönetmektedir.

Orhun Kitabeleri'nde yer yer “Hakan ve Hatunun Buyruğu” sözü ile başlayan ifadeler yer almaktadır.

Yani şuanki durumun aksine kültürümüzün köklerine indiğimizde kadın her zaman ön planda, birden çok işi aynı anda götürülmesi konusunda eşleri tarafından desteklenen ve aslında dünyanın birçok yerinde evlere hapsedilmiş yetenekli kadınlara göre bir adım önde olmuştur.

“Yaradılış destanına göre kadın kâinatın yaratılmasına ilham kaynağıdır.”

Tarihin Yönünü Değiştiren Kadınlar:

Sadece Türk tarihine değil dünya tarihinde de tarihin akışını değiştiren bazı güçlü kadınlar, kadın ikonlar bulunmaktadır. Sanattan diplomasiye, bilimden ekonomiye insan elinin değdiği tüm alanlara aslında kadın elinin de değdiğini kolaylıkla görebiliriz. Bunlara örnek verecek olursak:

Gabrielle "Coco" Bonheur Chanel

Fransız moda tasarımcısı, sadece dünya kadınlarını değil Türk askerini de giydirmiş ve 1980'li yıllara kadar onun tasarladığı üniformalar askeriyede giyilmeye devam etmiştir. Daha sonra üniformaları yeniden tasarlayan Arzu Kaprol kıyafetlerde beğendiği ve değiştirmeye kıyamadığı kısımların hep Chanel tasarımı olduğunu belirtmiştir.

Prenses Diana

Prenseslik unvanıyla yaptığı hayır işleri ve toplumun alt kesimleriyle kurduğu yakın ilişkilerden dolayı 20. yüzyılın en çok tanınan ve sevilen hümanist ikonlarından biri haline gelmiştir. 1997’deki ölümü dünya çapında büyük ses getirmiştir.

Marilyn Monroe

ABD'li sinema oyuncusu, şarkıcı ve model. 20. yüzyılın en ünlü sinema yıldızlarından ve pop ikonlarından biriydi. Yaşadığı dönemin sınırlarını aşarak tüm dünyayı etkilemiş ve gelmiş geçmiş en güzel kadın ikonlardan olduğu kabul edilmiştir.

Büyük Katerina

Rusya’yı 18. yüzyılının en büyük gücü haline getiren büyük çariçe zamanında yüzbinlerce kilometrekarelik alan fethedildi. Rus İmparatorluğu’nun sağlam temelleri onun zamanında ve onun katkılarıyla atıldı.

Margaret Thatcher

‘Demir Leydi’ lakaplı İngiltere´nin ilk kadın başbakanıdır. Thatcher, soğuk savaş boyunca ülkesinin gelişmesinde çok önemli rol oynadı.

Hürrem Sultan

Ukrayna’ya yapılan akınlardan sonra İstanbul’a getirilerek saraya alınan Anastasia’nın adı Hürrem olarak değiştirildi. Devlet işlerinde etkin rol oynayarak Osmanlı İmparatorluğu’nda “Kadınlar saltanatı” denilen devri başlattığı kabul edilir. Sultan Süleyman’ın nikâhlı karısıdır. Kanuni’ye beş evlat veren Hürrem Sultan tarihe geçti.

“Ev geçimi ve çocukların bakımıyla yükümlü olarak görülen kadınların Türk toplumu içerisinde yeniden özgürce yaşayabilmesi, Tanzimat ile beraber dile getirilmeye başlandı.”


 

İslamiyet’ten önceki eski Türk toplumlarında, kadın erkekten farklı ama ona eşit bir varlık olarak saygı görürdü. Aile tek evliliğe dayanırdı. Doğan çocuğun kız olması matem sebebi sayılmazdı. İstenmeyen kız çocuklarının öldürülmesi âdeti hiçbir Türk toplumunda görülmemişti. Çocuklar üzerinde baba kadar ananın da hakları olduğu kabul edilirdi. Mülkiyet bakımından da kadın eşit haklara sahipti. Türk toplumu, kadınlar için kapalı bir toplum değildi.

Fakat sonrasında kadın ikinci plana atılıp devlet meselelerinden uzaklaştırıldı. Ev geçimi ve çocukların bakımıyla yükümlü olarak görülen kadınların Türk toplumu içerisinde yeniden özgürce yaşayabilmesi Tanzimat ile beraber dile getirilmeye başlandı.

Tanınmış yazarlar, şairler, kadının ezilmesine ve horlanıp aşağılanmasına karşı bir mücadele başlattılar.

Ahmet Mithat, birden çok kadınla evlenmeyi eleştirdi ve bu yüzden saldırılara uğradı.

Tevfik Fikret, “Elbet sefil olursa kadın alçalır beşer” diyerek sesini yükseltti.

Halide Edip, daha 1909 da, İkinci Meşrutiyet’in getirdiği özgürlük ortamından yararlanarak Kadınların Yükselmesi (Taali-i Nisvan) Derneği’ni kurmuştu.

Atatürk’ün kadın hakları konusunda getirdiği büyük ve köklü değişiklikler ancak akılcılığın ve lâikliğin benimsenmesiyle başarılabilirdi.

1923 yılının Ocak ayında, Cumhuriyetin ilânından dokuz ay önce, Atatürk İzmir’de halkla konuşurken kadın konusundaki düşüncelerini cesaretle dile getirmiştir. Atatürk’ün ülkeyi dolaşarak kamuoyunu kadın hakları konusunda yapacağı büyük değişikliğe hazırlamasından sonra 4 Nisan 1926’da Medenî Kanun kabul edildi ve altı ay sonra yürürlüğe girdi. Medenî Kanun’un kadın haklarıyla ilgili olarak getirdiği değişikliklerin bazıları şunlardır:

Birden fazla kadınla evlenme kaldırıldı.

Evlenme akdinin, iki ergin şahit huzurunda, resmî nikâh memuru önünde yapılması esası kabul edildi.

Resmî olmayan nikâh hukukî açıdan geçerli değildi.

Resmî evlenmeden sonra ayrıca dinî nikâh kıyılması serbestti.

Evlenmede kadın ve erkek için yaş sınırı getirilerek çok küçük yaşta evlenme kaldırıldı.

Medenî Kanun’u, Türk kadınına siyasî hakların verilmesi izledi. 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerinde, 5 Aralık 1934’te milletvekili seçimlerinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı. O yıllarda henüz Avrupa, Amerika ve Asya kıtalarındaki birçok ülkede kadınlar bu hakları elde edememişlerdi.

“Göğsümüzü kabartan kadınlarımız, erkek egemen toplumdan kendini sıyırarak devlet yönetimine el atmış kadınlarımız, tarlalarda pamuk toplayarak ailesine gelecek kuran kadınlarımız, evde çocuk büyüten onlara huzurlu bir ''yuva'' kuran kadınlarımız, kısacası kadınlar, kadınlarımız.”

Günümüz Dünyasında Yaşayan Başarılı İş Kadınları:

Tarihten biraz sıyrılarak günümüze ve yakın geçmişe geldiğimizde, dünya çapında bilimsel araştırmalara katılıp göğsümüzü kabartan kadınlarımız, erkek egemen toplumdan kendini sıyırarak devlet yönetimine el atmış kadınlarımız, tarlalarda pamuk toplayarak ailesine gelecek kuran kadınlarımız, evde çocuk büyüten onlara huzurlu bir ''yuva'' kuran kadınlarımız, kısacası kadınlar, kadınlarımız...

Girişimci ruhlu, geleceğe yön veren büyük şirketlerde gördüğümüz kadın yöneticilerden bahsetmek istiyorum biraz da.

Capital dergisinin 13 yıldır listelediği Türkiye'nin en güçlü iş kadınları sıralamasında ilk 5'e baktığımızda:

1- GÜLER SABANCI

Başkan Sabancı Holding

27 milyar TL CİRO

2004'ten beri Türkiye'nin en büyük 2'nci holdingini yönetiyor. Sabancı Holding, 2012'de onun başarılı stratejisiyle yüzde 17 büyüdü. Sosyal sorumluluk çalışmalarıyla toplumun her alanında güçlü etkiye sahip. Sabancı'daki görevinin dışında bu yıl 78,3 milyar Euro cirolu Siemens AG'nin yönetim kuruluna seçildi.

2- SUZAN SABANCI DİNÇER

Başkan Akbank

3 milyar TL KAR

2008'den beri Sabancı Holding'in amiral gemisi Akbank'ın başında. Bankanın performansını her yıl artırıyor. 2012' de bankanın aktif büyüklüğünü bir önceki yıla göre yüzde 17'nin üzerinde büyüterek 163,5 milyar TL'ye yükseltti. En büyük artışı ise kârlılıkta sağladı. Bankanın kârlılığı geçen yıl yüzde 18'in üzerinde arttı. 962 şubede 16 bin 315 kişi çalışıyor.

3- ÜMRAN BEBA

Başkan PepsiCo Asya Pasifik

25 YÖNETTİĞİ ÜLKE SAYISI

PepsiCo'nun en güçlü CEO adaylarından. Şirketin Asya Pasifik Bölgesi'nde direkt 4 bin 400, dolaylı olarak da 70 bin kişiyi yönetiyor. Yönettiği ülke sayısı giderek genişliyor. Üç yıl önce 19 ülkeden sorumluyken bugün sorumluluğuna 6 yeni ülke daha verilmiş durumda. 2012'de, "Çeşitlilik ve dahil etme” kapsamındaki çalışmalarından dolayı Steve Reinemund Ödülü'nü kazandı.

4- SERPİL TİMURAY

İcra Kurulu Başkanı Vodafone Türkiye

18,9 milyon ABONE

Telekom sektörünün ilk ve tek kadın CEO’su. 2013'te Unilever CEO’su İzzet Karaca'dan YASED (Uluslararası Yatırımcılar Derneği) Başkanlığını devraldı. Vodafone Türkiye’de başlattığı “U dönüşü” programıyla ciroda, pazar payında ve müşteri sayısında rekor artış sağladı. Türkiye’yi, Vodafone Grubu içinde en hızlı büyüyen ülke yaptı. Servis gelirlerini yüzde 18,4 artırdı.

5- ZEYNEP BODUR OKYAY

Başkan Kale Grubu

2,4 milyar TL CİRO HEDEFİ

5 yıl önce babasından yönetimi devralarak Kale Grubu’nun başına geçti. Gerçekleştirdiği başarılı dönüşüm planı ve yurtdışı satın almalarla grubun cirosunu son bir yılda yüzde 12 büyümeyle 1,2 milyar TL’ye çıkardı. 2015 hedefi ciroyu iki katına çıkarmak. 17 ayrı grup şirketinde toplam 5 bin 580 kişi çalışıyor.

Bahsetmeye çalıştığım sadece aktif iş hayatındaki kadınlar da değil. Bir şeyin olmadığı yerde onu oldurmak veya korumak için çalışmalar yapılır. Kadın haklarını insan haklarından ayırmak hala dünya genelinde tüm insanlığın büyük bir yarası ve ayıbıdır.

Hala kurumsal hayatta terfi ettirilmeyen kadınlar, aynı pozisyonda erkeklerden daha düşük maaş alan, iş başvurularında ve mülakatlarda uzun vadede evlilik ve çocuk planı soran şirketler bütün bunların hepsi hala kadınlara yönelik ciddi birer problem niteliği taşımaktadır. Bu konuyla alakalı uğraşlar vererek bir takım iyileştirmeler yapılmaya başlandı ve devam edeceğine inanıyorum.

Bunun yanı sıra daha karanlık bir durum var aslında. Toplumsal yaşantıdan uzaklaştırılarak evlere hapsedilmeye çalışılan kadınların yanısıra dövülen, öldürülen, bıçaklanan, taciz edilen, tecavüz edilen, küçük yaşta evlendirilmeye mahkûm edilen kadınlar da var. Birgün bütün bu karanlıkların biteceğini umut ediyoruz. Ölen değil öldürülen tüm kadınlarımızı acı ve rahmetle anıyoruz.

Sözün kısası geçmişte iyi başlayan bir kadınlık serüvenimiz var. Tekrar o günlere döneceğimizi umarak Mustafa Kemal Atatürk'ün çok güzel bir sözüyle yazıma son veriyorum:

“Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin!”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir